Orhan Örnek Röportajı…

Öncelikle kendinizden kısaca bahseder misiniz?

 

Ben 1954 Ekim İstanbul doğumluyum. Annem ve babam 1954’te Sivas’tan İstanbul’a göç ediyor ve 3 gün sonra da ben İstanbul’da doğuyorum. Benim çocukluğum İstanbul’un Eminönü Küçükpazar semtinde geçti. Babam bir tekstil işçisiydi. Biz çok fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldik. Bir odalı küçük bir evde bodrum katta, günışığı dahi görmeyen bir evde 4 kardeş bir arada büyüdük.
sivasa-yeni-yatirimlar-yapmayi-planliyorum_114Ben ailenin ikinci çocuğuyum. Küçükpazar semtinde ilkokula başladım. Sonrasında babam o günkü imkânlarıyla küçük 50 metre karelik bir ev yaptı ve İstanbul’un Çeliktepe semtine, kendi evimize taşındık. Oraya taşındığımız zaman 2 oda 1 salon bize saray gibi geldi. Orda gençliğim geçti. Liseyi bitirip üniversiteye başlayana kadar bütün gençliğim orda geçti diyebilirim. Liseyi Kabataş Erkek
Lisesi’nde bitirdim. Türkiye’nin en iyi liselerinden bir tanesiydi o zaman. Sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Bölümü’ne girdim ve orayı da ikincilikle bitirdim. Ondan sonra 2.5 sene Maden Mühendisliği yaptım. Bu yıllarım hep Çeliktepe’de geçti. O yıllarda biz hem okuduk hem de ticarete girdik. Evimizin altında küçük bir mahalle dükkanı vardı. O bakkalda çalışırdım. Gündüz okula giderdim akşama gelip bakkala bakardım. Lise dönemim böyle geçti. Üniversiteden sonra mühendis oldum, 1975 senesinin aralık ayında Maden Mühendisliği için İstanbul dışına gittim ilk görevime Eskişehir’de başladım sonra Kırklareli’ne gittim. Bekardım o zaman şirket nerede mühendis ihtiyacı varsa oraya yönlendiriyordu beni… Sonrasında askere gittim, asker dönüşü 1979 senesiydi babam tekstil işine küçük bir şekilde başlamıştı bir ortağı vardı ve ondan ayrılmak üzereydi. Babam, ben tek başıma bu işi yapamam siz de bana yardımcı olun dedi ve bende mühendislik diplomamı rafa kaldırdım ve babamın yanında tekstil işine başladım. Hiç bilmediğim bir işti. Girdikten sonra kısa zamanda işe adapte oldum eğitimin getirdiği farkla… Dolayısıyla 5 6 ay sonra işin kaptanlığını ele geçirdim. Babamda bana çok güvendi. 9 yıl babamla beraber ticaret yaptım ve işimizi geliştirmeye başladık. Küçük bir dükkanımız vardı, bir masa ve bir de kasa… Arabamız bile yoktu. İşe başladıktan 3 sene sonra bir arabamız oldu. Oradaki çalışmalarımız bize çok şey kazandırdı. 16 yıl babamlarla beraber çalıştık. Bir aile şirketi olarak devam ettik. Bu yıllar içerisinde o küçücük dükkandan bir fabrikamız oldu. Her birimize birer tane yeni daire aldık. Yazlık aldık aynı şekilde, arabalarımız oldu… O çalışmamızın sayesinde oldu tabi ki… Lakin aile şirketleri, Türkiye’de uzun ömürlü olmuyor. Sonrasında ailevi sebeplerden dolayı ben ayrılmak zorunda kaldım. Kendi arzumla ayrıldım ve 1995 senesinde OR-BEY tekstili kurdum. Bu geçen zaman zarfında devamlı olarak ticaretin içerisindeyim. Şu an ticaret hayatımda 35. yılımı yaşamaktayım.

 

OR-BEY’in faaliyetleri, üretim yelpazesinden bahseder misiniz?

OR-BEY tekstil kurumudur. Bu şirkete eşim ve ben ortağız, yabancı kimse yok. Biz şirketimizde bayan, erkek ve çocuk dış giyim ile ilgili kumaş üretmekteyiz. Ceket, pantolon, palto vs gibi… Bu ürünlerin toptan satışını yapmaktayız. Bunun için yurtdışından iplik alıyoruz. Bizim hammaddemiz ipliktir. Burada dokuma fabrikalarımız var burada dokuyoruz ve dokuduğumuz malları da Çorlu Çerkezköyü bölgesine gönderiyoruz. Oradaki işlemi tamamlanınca bitmiş malları burada kalite kontrol yapıp toptan olarak ya da direkt olarak yurtdışına ihraç ediyoruz veyahut yurtiçindeki konfeksiyonculara veriyoruz. Bizim yaptığımız malların 50si direk 40ı dolaylı olarak 90ı ihraç edilir. Geçen sene itibarıyla 26-27 ülkeye ihracat yaptık. Bunlar ağırlıklı Avrupa ülkeleridir. Ama Amerika, Rusya, Yeni Zelanda, Türkiye Cumhuriyetleri de  de var arasında…

 

 

Türkiye’deki tekstil sektörüne yönelik neler söyleyebilirsiniz? Bir dönem çok parlaktı şimdi durum nedir?

 Benim 35 yıllık bir tecrübem var. Bu sektörde oldukça eskiyim. Ben başladığım yıllarda Türkiye’de tekstilde çok canlı bir piyasa mevcuttu. Şimdi durum tersine döndü. Öncelikle yurtiçinde tekstil para kazandıran sektör olduğu için zamanında tekstile girenler çoğaldı, rekabet çoğaldı.
Sonrasında kotaların kalkmasıyla beraber Çin’in ve Uzak Doğu ülkelerinin iş gücü ve enerji ucuzluğundan dolayı devreye girmesiyle beraber dış rekabet bu durumdan etkilendi. Şu anda hem iç hem dış ticaretin baskısı altında iş yapıp para kazanmaya çalışıyoruz. Tekstilin geleceği geçmişi kadar parlak değil. Son 12 yıldır giderek zorlanarak para kazanıyoruz şartlar çok zorlaştı. Hazır giyim markası yaratmayı düşünüyor musunuz? Hazır giyim markası yaratmak kolay bir iş değil, uzun dönemli bir iş ve çok emek isteyen bir iştir. Biz hazır giyime kumaş üretmekteyiz. Asıl fonksiyonumuz budur. Lakin geçen yıl ikinci bir şirket kurarak bu yönde küçük bir adım attım. Şirketin adı Ornur’dur. Bu şirket şimdi daha ziyade konfeksiyon tarzı imalatlar yapıyor. Bunu şu anda markalaşmak adına yapmadık tabi ama ilerde zaman neler gösterir bilinmez.

IMG_1511

Fabrikanızın kapasitesi, istihdamı hakkında bizleri bilgilendirir misiniz?

Fabrikamızda iş yoğunluğuna göre 50 – 60 kişi göre çalışan mevcudumuz var. 24 tane dokuma tezgahımız var. Yıllık 1.5- 2 milyon metre dediğimiz bir kapasitemiz var.

Önümüzdeki dönemlerde OR-BEY’in başka projeleri var mıdır?

Karlılık çok düştüğü için yoğun rekabet piyasası hakimdir tekstil sektöründe. Tekstilin dışında yatırım yapmak için birtakım araştırmalar yapıyoruz. Bundan sonraki hedefim yeni bir yatırım yapmaktır. Bilinçli doğru bir yatırım bulursak yapacağız. Belki hedefimde olan otel inşaatı yapmak veya iş merkezi yapmak olabilir. Eğer böyle bir şey olursa inşaat sektörüne girmiş olacağız.

Sivaslı anneniz için bir okul yaptırdınız bu proje nasıl ortaya çıktı?

 Benim rahmetli annemin okuma yazması yoktu. Ben annem hayattayken ona bir şeyler öğretmeye çalıştım ama kolay değil tabi yaş ilerledikçe öğrenmek… 12 Eylül 1980’de Kenan Evren ihtilal yaptığı zaman Türkiye’de ondan sonraki dönemde okuma yazma okulları falan açıldı. Annemi göndermek istedim ama annem gitmek istemedi.
Benim de içimde ukde vardı annem adına bir şeyler yaptırayım diye… Sonrasında annem adına Sivas’ın Hafik ilçesinde, memleketinde okul yaptırmayı uygun buldum. Bu fikir 7 8 sene evvelden oluştu ve bu fikrimi bir arkadaş toplantısında dillendirdim. Bu düşüncemi hayata geçirmek amacıyla yer tespiti için belediye başkanıyla görüştüm. İlkokul yaptırma düşüncem vardı lakin Hafik’te ilkokul, ortaokul ve lise vardı. Belediye başkanı yüksekokul yaptırmamı önerdi lakin benim çok bütçem yoktu. Sonrasında fedakarlığı fazla yapayım bütçemi arttırayım ve yüksek okul yaptırayım diye düşündüm. Cumhuriyet üniversitesi rektörüyle görüştüm. Düşüncemi dile getirdim çıkarabileceğim asgari rakamı dile getirdim. Ve sonrasında okul için yer tespiti, mimari projesi yapıldı ve 2011 senesinin mayıs ayında anneler gününde temel atma törenini düzenledik. Orda temelimizi attık. Sonrasında 2 yıl boyunca kaba ve ince inşaatlarını yaptık. Ertesi yıl baharla beraber ince inşaatına başladık. Sivaslı müteahhitlerle çalıştık. Ben bizzat inşaatın kabasından incesine her safhasında bulundum. İstanbul’dan bir iki sefer giderek kontrol ederim tüm malzemeleri bizzat seçerek yaptırdım. Fark yaratan bir okul yaptım, örnek bir okul yaptırdım. Bu okul diğer projeler örnek olacaktır diye düşünüyorum.

 Güzel de bir açılış yaptık okulumuza
Açılışı 12 Mayıs Pazar günü anneler gününe denk getirdik. Bu sene inşallah eğitime okulda devam edilecektir. Şimdi Hafik Kamer Örnek Meslek Yüksekokulu adıyla yeni mezunlar verecektir. Okulun 2 laboratuvarı, 1 kütüphanesi, 12 personel odası ve 12 tane dersliği vardır. Toplam her katı bin metre kare olup, toplamda 3 bin metrekardir. 8.500 metrekarelik bir alan üzerindedir. Ger kalanı yeşil alandır. Geçen yıl 100 öğrencimiz vardı bu sene yeni talebelerimiz olacak.“Bu sene YÖK tarafından izin verilirse 5-6 bölüm açılacak. Şu anda gıda teknolojisi, maliye, dış ticaret, pazarlama bölümleri var. Bu sene 2-3 bölüm daha açılacaktır.

IMG_1932

Sivas için hayata geçirmeyi düşündüğünüz başka projeleriniz var mı?

Ben bu okulu yaptırana kadar beni Sivaslı olarak tanıyan yoktu. Ben de Sivas’ı tanımıyordum. Tabi okulu yaptırdıktan sonra Sivaslı iş adamlarını tanıdım. Beni Sivaslı iş adamları derneğine üye yaptılar. O zamana kadar arayan olmamıştı. Sonrasında derneğe davet edildim. Şimdi Sivaslı İş Adamları Derneği’nde Yönetim Kurulu yedek üyesiyim. İşlerimin yoğunluğu nedeniyle yedek olmayı ben tercih ettim. Bu vesileyle de Sivaslı iş adamlarıyla da tanışma fırsatım oldu. Şu anda dernek olarak üniversiteyle işbirliği halindeyiz. Sivas’a yapılacak yeni projeler üzerinde görüşmeler yaptık hem İstanbul’da hem Sivas’ta… Bu görüşmelerin tamamına katıldım. Sivas’a da bir Sivaslı olarak bir yatırım daha yapmayı planlıyorum. Ama orada iş adamı mantığıyla düşünmek istiyorum. Sivas’ta da böyle bir proje olursa bunu hayata geçirmeyi düşünüyorum. Fakat yapılan toplantılarda gördüğüm kadarıyla bu oldukça sıkıntılı bir süreçtir. Sivas’ın, İstanbul’un şartlarına göre geri kalmışlığının getirdiği birtakım sıkıntılar mevcuttur. Ama bunların aşılacağını düşünüyorum.

 

Bundan sonra Sivas’a düzenli olarak gidecek misiniz?

Bundan sonra Sivas’a düzenli olarak gideceğim. Okulun açılış dönemlerinde, mezuniyet dönemlerinde faal olarak orada bulunmayı planlıyorum. Her sınıftan, her bölümden en başarılı ve maddi durumu iyi olmayan öğrencilere de burs vermeyi düşünüyorum. Üniversitede bende burslu okudum imkanlarım sınırlıydı bu nedenle böyle bir düşüncem var. Sivas’a artık daha düzenli gideceğim. Kaldı ki yatırım yapma imkanım olursa sık sık gideceğim. Zaten Sivas’ı, Hafik’i çok severim. Doğa manzarası oldukça güzeldir.

Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?

Son olarak herkesin memleketine ülkesine belli katkılarının olmasını bekliyorum. Herkesin imkanları dahilinde birtakım şeyler yapmasını bekliyorum. Diliyorum bu eğitim kurumu örnek olacaktır ve birçok hayırsever memleketlerine yatırımlar yapacaktır diye düşünüyorum.

error: Content is protected !!